• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
okanelt.com - "Türkiye'nin İngilizce Materyal ve Bilgi Kaynağı" | En Güncel En Sade En Kaliteli İngilizce İçerik Platformu

ingilizceciyiz.com


2023-2024 CEVAP ANAHTARLI YAZILI SORULARI VE ÖĞRETMENE ÖZEL YAZILILAR ingilizceciyiz.com'DA...

YAZILI SORULARI VE CEVAPLARI
İngilizce Ünite Konuları
2021-2022 İngilizce Yazılı Soruları
İngilizce Ünite Kelimeleri
Site Haritası

8. sınıf ingilizce 8. ünite kelimeleri pdf

8.Sınıf İngilizce 8.Ünite Kelimeleri - Chores Kelimeler

8. sınıf ingilizce 8. ünite kelimeleri pdf indirmek için aşağıdaki linke tıklayınız. 8.sınıf 8.ünite kelime listesi sayfanın aşağısında görebilirsiniz. Ayrıca tüm 8. sınıf İngilizce kelimeler tüm üniteler için sayfanın en altındaki bağlantıya tıklayabilirsiniz.
 
 
8. sınıf ingilizce kelimeleri

8. Sınıf İngilizce 8. Ünite Kelimeleri - Chores

  • advise: tavsiye etmek
  • agree: katılmak
  • allow: izin vermek
  • alone: yalnız
  • annoyed: sinirli, kızgın
  • argue: tartişmak
  • arrive: varmak
  • ask: istemek, rica etmek, soru sormak
  • assignment: ödev, görev
  • be in charge of … : …dan sorumlu olmak
  • be responsible for … : …dan sorumlu olmak
  • bookcase: kitaplık
  • borrow book: kitap ödünç almak
  • boss: patron
  • brilliant idea: parlak fikir
  • bring: getirmek
  • can’t stand: katlanamamak
  • careful: dikkatli
  • catch: yakalamak
  • chat: sohbet etmek
  • chores / household chores: ev işleri
  • clean the floor: yerleri temizlemek
  • clean up the house: evi temizlemek
  • clear the table:sofrayı toplamak,masayı temizleme
  • close: yakın
  • continue: devam etmek
  • cook meals: yemek pişirmek
  • cooparate with people: insanlarla işbirliği yapmak
  • cooperate: işbirliği yapmak
  • couch: kanepe
  • daily chores: günlük işler
  • damage: zarar vermek
  • daughter: kız evlat
  • decide: karar vermek
  • decorate: süslemek
  • delicious: lezzetli
  • difficult: zor
  • dirty: kirli
  • disturb others: başkalarını rahatsız etmek
  • disturbing: rahatsız edici
  • do best: elinden gelenin en iyisini yapmak
  • do the grocery shopping: market alışverişi yapmak
  • do the ironing: ütü yapmak
  • do the laundry: çamaşır yıkamak
  • do the washing up: bulaşıkları yıkamak
  • do the washing: çamaşır yıkamak
  • do your best: elinden geleni yapmak
  • dry the dishes: bulaşıkları kurulamak
  • dust the furniture: mobilyaların tozunu almak
  • dust the shelves: rafların tozunu almak,
  • duty: görev
  • elder brother: abi
  • elder sister: abla
  • empty dishwasher: bulaşık makinesini boşaltmak
  • empty rubbish: çöpü boşaltmak
  • encourage: cesaret
  • entire: tüm, bütün
  • equal: eşit
  • excited: heyecanlı
  • excited: heyecanlı
  • fair: adil
  • family member: aile üyesi
  • feast: bayram
  • feed the pet: evcil hayvanı beslemek
  • feel: hissetmek
  • female: bayan
  • find: bulmak
  • fix furniture: mobilyaları tamir etmek
  • get angry: sinirlenmek
  • get too annoyed: kızmak, çok sinir olmak
  • give responsibility: sorumluluk vermek
  • gloom: hüzün, belirsizlik
  • guest: misafir
  • hang out clothes: çamaşırları asmak
  • hang out the washing: çamaşır asmak
  • happen: olmak
  • have a shower: duş almak
  • have to: zorunda olmak
  • help … with …: (birine bişeyde) yardımcı olmak
  • help parents: anne babaya yardımcı olmak
  • importance: önem
  • iron the clothes: kıyafetleri ütülemek
  • keep clean: temiz tutmak
  • keep diary: günlük tutmak
  • keep tidy: düzenli tutmak
  • kid: çocuk
  • know the responsibilities: sorumluluklarını bilmek
  • leave: ayrılmak, bırakmak, çıkmak
  • living room: oturma odası
  • load dishwasher: bulaşık makinesini doldurmak
  • make a fuss: yaygara koparmak, mesele çıkarmak
  • make bed: yatak yapmak
  • make desserts: tatlı yapmak
  • make life easier: hayatı kolaylaştırmak
  • male: erkek
  • messy: dağınık
  • mop the floor: yerleri paspaslamak
  • mow the lawn: çim biçmek
  • neat: düzenli
  • necessary: gerekli
  • need to: gerekmek
  • nervous: gergin
  • nursery school: anasınıfı, kreş
  • obey the rules: kurallara uymak
  • obligation: zorunluluk
  • offer: öneri
  • on time: zamanında
  • opinion: fikir
  • pay the bills: faturaları ödemek
  • pick up: arabayla almak
  • prepare: hazırlamak
  • prepeare breakfast: kahvaltı hazırlamak
  • put the rubbish out: çöp atmak
  • questionnaire: anket
  • raise hand before speaking: konuşmadan önce parmak kaldırmak
  • raise your hand: el (parmak) kaldırmak
  • respect: saygı duymak
  • respectful: saygılı
  • responsibility: sorumluluk
  • responsible: sorumlu
  • return book: kitabı geri götürmek,vermek
  • reward: ödüllendirmek
  • ring: çalmak (kapı, telefon vs.)
  • sacrifice feast: kurban bayramı
  • say: söylemek
  • separate: ayırmak
  • set the table: sofrayı kurmak, masayı hazırlamak
  • share housework: ev işlerini paylaşmak
  • share responsibility: sorumluluğu paylaşmak
  • sibling: kardeş
  • silent: sessiz
  • son: erkek evlat
  • state hospital: devlet hastanesi
  • suggestion: öneri
  • sweep the leaves: yaprakları süpürmek
  • sweet: tatlı
  • take … to … : (birini bir yere) götürmek
  • take care of the dog: köpeğe bakmak
  • take care of: bakımını üstlenmek
  • take out the garbage: çöp atmak
  • take out the rubbish: çöp atmak
  • take out the trash: çöp atmak
  • take the dog for a walk: köpeği yürüyüşe çıkarmak
  • take turn: nöbetleşe yapmak, sırayla yapmak
  • talk noisily: sesli konuşmak
  • task: iş, vazife
  • throw rubbish: çöp atmak
  • tidy up the room: odayı toparlamak
  • tidy up toys: oyuncakları toplamak
  • tidy: düzenli
  • tonight: bu akşam, bu gece
  • untidy: düzensiz
  • vacuum the carpet: halıyı süpürmek
  • vacuum the floor: yerleri süpürmek
  • want: istemek
  • wash the dishes: bulaşık yıkamak
  • water the plants: bitkileri sulamak
  • weed the garden: bahçedeki otları ayıklamak
  • IMPORTANT EXPRESSIONS
  • almost: neredeyse
  • by the way: bu arada
  • during: esnasında, boyunca, sırasında
  • exactly: aynen, kesinlikle
  • I don’t mind : aldırmam, kafaya takmam
  • in my opinion: bana göre
  • in your opinion: sana göre
  • it is necessary to … : … yapılması gerekiyor
  • it is time to … : … yapmanın zamanı
  • it take … minutes: … dakika alır
  • must: -meli, -malı (kural,zorunluluklarda)
  • should: -meli, -malı (tavsiyelerde)
  • step by step: adım adım
  • together: birlikte
  • waste of time: zaman kaybı
  • what about you?: peki ya sen?
  • what kind of: ne tür
  • what’s up?: n’aber?

 


Yorumlar - Yorum Yaz